Sapkınların Mekanı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşk + beklenti + mantık = SEVGİ

Aşağa gitmek

Aşk + beklenti + mantık = SEVGİ Empty Aşk + beklenti + mantık = SEVGİ

Mesaj tarafından énsosyaL Cuma Ağus. 14, 2009 9:08 pm

Aşk ve sevgiyi birbirinden ayıran özellik beklentidir. Gözün kör olup, her şeyi unutarak yalnız onu düşünmek, yaptığın her harekette onu anmak, adını söylerken kalbin çarpması, gözünü telefona dikmek, gelişini beklemek, buluşmalara koşarak gitmek, gardırobun karşısında üstüne giyecek kıyafet bulamamak, yolda yürürken kendi kendine gülümsemek, bunlar aşktır.

Aşk umutlu ve iyi bir duygudur. İnsan kendini yeryüzünün kraliçesi zanneder. Aşk midende garip bir sıkışmadır. Aşık olan gözlerinden belli olur, parıldar. Yürüyüşü bile değişir. Dışarıdan bakan artık dünyada yer çekimi olmadığını düşünür, doğrudur, aşkın içeriği kimyayı, fiziği aşar.

Peki aşk ne zaman sevgiye dönüşür? İşte en önemli soru bu. Günümüz için konuşacak olursak, ayda kaç para kazandığını düşündüğümüz, ettiği telefon sayısını bildiğimiz, elinde çiçek veya hediye ile gelmediğinde hayal kırıklığı yaşadığımız zaman. Sevginin bendeki tarifi şöyle:

Aşk + beklenti + mantık = SEVGİ

Aşkın evrim geçirdiği nokta alışkanlığın başladı yerdir. Aramasına, gelmesine, kokusuna, öpüşme stiline, tenine, sevişme tekniklerine alıştığınız anda aşk, yerini sevgiye bırakmaya başlamıştır. Artık işin içine beklenti girer. Her gün 10 defa arayan adam, o gün 6 kere ararsa; neden aramadı deriz? Aldığı maaş artık bizim ilgi alanımıza girer, öyle ya bir evi geçindirecek midir? Her hafta yemeğe götürürken artık evde yemeği tercih ediyorsa, kırılırız. Neden arkadaşlarıyla daha fazla vakit geçirdiğini merak ederiz. Maç seyretmesi sinirimizi bozar. Bunun gibi sayılabilecek yüzlerce durum şunu anlatır ki, bizim artık bu ilişkiden beklentimiz vardır. Yani, bir çıkar söz konusudur. Çıkarın olduğu yerde çatışma ve bencillik olur. Aşıkken görmediğiniz her yönü artık sinir bozucu bir unsur olarak karşımıza çıkar. Hatta fiziksel özelliklerinden birkaçını bile sonradan keşfetmiş olabilirsiniz. Oysa birlikte olduğunuz her an gözlerine bakmıştınız, bunu nasıl kaçırmışsınız, hayret.

Sevgi gerçeklerle yüzleştiğimiz yerdir. Artık birlikte olduğumuz adam hakkında yargılarımız, beklentilerimiz, hükümlerimiz vardır. Böyle anlatınca kötü gibi durabilir ama değil, çünkü sevgi kabullenişi de barındırır. Saygı duymak, anlamak, yerine koymak, inanmak, empati oluşturmak, onun iyiliği için kaynaklarını kullanmak, düşünmek hep sevginin çerçevesi içindedir. Özetle, aşk güzel bir aptallık, sevgi ise kabulleniştir.

Sevginin uçurumun kenarında durduğu nokta, beklentiye odaklandığımız ve değiştirme arzusuna yenik düşerek savaşmaya başladığımız yerdir. O andan itibaren tükeniriz, tüketiriz, dertlerimiz büyür, iletişim kopar ve yalnızlaşırız. Ne uğruna savaş verdiğimizi bile bir müddet sonra unutur, sadece yoruluruz.

İşte bu yüzden aşkı bulunca sonuna kadar keyfini çıkarmalı. Acısını çekmeye de, sevgiye dönüşecekse onun için emek vermeye de gönüllü olmalıyız. Kıymetini bilmeden kaybettiğimiz gençlik yılları gibi kayıp gider elimizden bu duygular. Ne varsa bugünde var, ne yaşanacaksa bugün yaşanacak. Yarın için yapılan planlar genellikle bozulmaya, geçmiş adına yapılan hesaplaşmalar ise körelmeye mahkumdur.

Ya aşkın tadını çıkarır, önüne arkasına bakmadan yaşarsın, ya bittiğinde zamanı geri getirmek için yollar ararsın. Ya sevginin değerini algılar, aklınla yüreğini dengede tutarsın, ya giden sevgilerin ardından ağlarsın. Bu iki duygu içinde nasıl sürerse ya da biterse bitsin, hep akılda kalması gereken soru şu olmalı. Dünyada kaç insan bu duyguları yaşayacak kadar şanslıdır?
Candan Ünal
énsosyaL
énsosyaL

Mesaj Sayısı : 952
Sapkin Puan : 2127
Reputation : 7
Kayıt tarihi : 08/08/09
Yaş : 28

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz